Sadeleşmek üzerine nutuklar atan ben, bir yandan da vitrin kesiyorum :) Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu değil mi ama?
Yine ikilemde kaldım. Bir yandan çok daha kaliteli şeyler sahip olayım istiyorum. Tamam tamam insanlar giydiklerimi, hayat tarzımı, beni beğensin istiyorum itiraf ediyorum. Etraftaki benim hayalime sahip insanların bunu sadece parayla sağladığını düşünüyorum. Güzel giyinmek için para lazım. Gerçekten öyle mi?
Diğer yandan da bu sistemin bir parçası olmayı reddediyorum. Aynı kumaş kalitesindeki ürüne kat kat fazla parayı vermeyi yediremiyorum.
En çok da bunları yapacak gücüm olmamasını kendime yediremiyorum. Gerçekten güzel bir para kazıyorum ancak zamansız ve gereksiz yaptığım harcamalar yüzünden sanırsın maaş almıyorum.
Şu an karar verdim geçmiş pisliğini omuzlarımdan atacağım. Ben onu görmezden geldikçe yarına yanımda taşıyacağım. Taşımak istemiyorum.
Plan şu;
1. Borçlarımı ödeyene kadar pahalı hiçbir şey almayacağım.
2. Kimseye durumum varmış gibi yapmayacağım. Yoksa param yok.
3. Gaza gelip birşeyleri satın almayacağım.
4. Yemek alışverişi alışkanlıklarımı düzenleyeceğim.
5. Kaliteli malı ayırt etmeye çalışacağım.
6. Borç bittikten sonra ( Allah bilir ne zaman biter :( ). Yarınlara taşımamak adına daha fazla borç yapmayacağım. Kazandığım kadar harcayacağım.
7. Kredi kartı çöpe. Dememe bile gerek yok sanırım :)
Hayat, hayatı kendi kendine kazanmaya çalışanlar için çok zor dostlar.
2 Haziran 2017 Cuma
Geçmiş borçlar?
Etiketler:
borç,
kredi kartı,
maaş,
minimalizm,
ne yapcaz,
para
1 Haziran 2017 Perşembe
Yalnızlık benim seçimim değil mi? Neden şikayet ediyorum?
Sizede çok oluyor mu? İnsanlardan uzak durmak için ekstra çaba sarf ediyorum. Ancak gün geliyor bulup, görüşen çevresi geniş insanları kıskanıyorum. Evet bence bunun adı kıskançlık. İnsanların etrafta eğlendiğini duyunca, hemen eğlence planları yapmaya kalkıyorum. Ben de eğleneceğim onlar görecek.
Neden?
Ben ki mantıklı geçinen, kimseyi, kimsenin düşünce ve davranışlarını sallamayan bir insan olarak ben bile neden bu durumlara düşüyorum. Halbuki tek istediğim eve gidip koltuğuma yatıp, miskinlik yapmak. Ama bir yandan da ne etkinlik yapsam diye kuduruyorum.
Bazen hiç kimseyi etrafımda istemiyorum. Bazen istediğim an yanımda olsunlar istiyorum. İnsanlarda oyuncak değil sonuçta. Ara sor, git gör muhabbet et istiyorlar. Neden hiç içimden gelmiyor?
İnsanlarla çok ortak yönüm yok sanırım. Yabani bir insanım kesinlikle. Ama anlamıyorum ya. Madem öyleyim neden bazen bundan kurtulmak istiyorum.
Kendimden vazgeçiyorum. Kendimden vazgeçmeye kalkıyorum.
Yalnızlık benim seçimim değil mi? Neden şikayet ediyorum?
Var mı aranızda ben gibi? Bulabildiniz mi bir yolunu?
18 Kasım 2016 Cuma
Sade Başlangıçlar Üzerine
Nedir bu minimalizm? Herkesin kendine göre yorumlamaları olabilir. Minimalizm yerine 'sadecilik' diyelim isterseniz.
Benim sadecilikten aldığım tamamen huzur. Sadecilik özünde evinde, hayatında, aklında ve çevrende fazlalıklardan arınmak demektir. Evinde sen farketmesende seni kısıtlayan, vaktini çalan eşyalardan kurtulmak demektir. Sırf hatır için hala görüştüğün ama birlikte vakit geçirmekten hoşlanmadığın insanlardan kurtulmak demektir. Aklında sana sıkıntı veren kötü düşüncelerden arınmak demektir. En kısa yolla maddeden bağımsızlaşmak ve deneyimlere önem vermektir. Bunlardan daha sonra bahsedeceğiz.
Bu yazı sade bir başlangıç olsun. Kafamı toplamakta zorluk çeken bir insanım. Herşey hemen bir anda olsun isterim. Bu akım çok uzun bir yol. Gelin beraber bu yolda yürüyelim. Beraber adım adım dünyamızı sadeleştirelim.
Etiketler:
başlangıçlar,
minimalist,
minimalizm,
sade,
sadecilik,
yaşam
Kaydol:
Yorumlar (Atom)